22 Aralık 2015 Salı

Dost Yazar: Burcu Altınay Çalık

Burcuuu, benim çocukluğum, gençliğim, basketbol yıllarımdan bir arkadaş…Eski arkadaşlar ne olursa olsun ben de hep ayrı apayrı…Burcu'yla sadece 1 kez konuştuk üzerine bir daha hiç konuşmadık ve söz verdiği gibi hooop yazmış yazısını yollamış…İki melek annesi, çocuk da yaparım kariyer de yaparım diyen süpper annelerden…Ben yazısını çok içten buldum büyük ihtimalle hiç deneyimlemeyeceğim bir deneyim paylaşmış, özellikle 2.çocuk isteyenlerin ilgisine ..bilgisine..Ellerine, kalemine, arkadaşlığına sağlık…Burcu'm…Yine yaz ne zaman istersen …Al sana açılmış hazır blog:)








Esra “blogumda misafir olur musun?” dediğinde çooook sevindim çünkü çok uzun zamandır ben de yazsam bişeyler istiyorum... ama yazmak için bilgisayar başına geçmek bir ay kadar sürünce bu hevesim tekrar geri plana düştü... misafir blogcu olarak ne yazsam ne yazsam diye düşünürken o kadar çok şey yazmak istedim ki sonra misafirliğin kısası makbul diyerek esranın en azından şimdilik değinmeyeceği bir konu iki çocuklu anne olmak nasıldır onu yazayım dedim…

Öncelikle ben tuna balığı (alp tuna) ve bal damlasının (damla) eczacı annesi “eczanne” burcu... esrayla arkadaşlığımız çoook eskilere sivasta basketbol oynadığımız zamanlara dayanıyor... şimdi de sosyal medyadan haberdar oluyoruz birbirimizden…

işte benim kalemimden iki kuzulu annelik…

ikinci çocuk doğunca anlıyorsun ki aslında ilk bebeğin varken bir sürü zamanın oluyormuş... bebeğin uyuduğu zaman tek yapman gereken sessiz olmak, o uyuduğu sürece ne işin varsa hızlıca onu halledebilirsin... ama ikinci çocukla birlikte koşturarak yanına gitmen gereken biri daha oluyor... seninle oyun oynamak isteyen, seni özleyen ve artık ele avuca sığmayan büyüğüne koşuyorsun hemen…

ilk çocukta ailecek parmaklarının üstünde yürüyüp o uyanmasın diye her türlü önlemi alabiliyorsun ama ikinci çocukta evin sessiz olma gibi bi şansı yok çünkü evde sürekli “annnneeeeee” diye bağıran bir kuzu daha var...sabahtan akşama kadar işyerinde koşturup akşam eve gelip iki kuzuna da mümkün olduğunca zaman ayırıp, gece sabaha kadar küçük kuzunun başını bekliyorsun... ve sabah aynı koşturmaca yeniden başlıyor... sonu olmayan bi yarışta gibisiniz…

en zor anlardan biri gece iki çocuğun da anneyle uyumak istemesi... hangisine öncelik vereceğini bilemiyorsun…

ilk çocukta yediği içtiği herşey adım adım takip edilirken yeni bebek ek gıdaya geçince “biz ne yiyorsak o da aynısını yiyor” seviyesine ulaşıyorsun…evde pişen yemeği yesinler de ne yerlerse yesinler :)

ilk çocukta her anı fotoğraf ile ölümsüzleştirilip hatta günlük tutulurken ikinci çocukta “aman bir yaşa kadar hep aynı ne yazacağım ki günlüğe?” deyip zaman bulamıyorsun.Yine alışverişe gidiyorsun ama ilk çocuktaki gibi keyifli uzun yapmıyorsun, ne lazım kafanda oluşturup hızlıca çıkıyorsun mağazalardan... hatta kendi hızına ve verimliliğine şaşıyorsun…

ikinci çocukla birlikte anlıyorsun ki deneyimli annelik diye bişey yok, ikinci çocukta sudan çıkmış balığa dönüyorsun... herşey sıfırlanıyor özellikle ilk zamanlarda bi bebeği büyütmek ne zor bi kez daha öğreniyorsun, hatta şimdi iki taneyi büyütmelisin…

çocukların herşeyleri birbirinden farklı oluyor... her çocuğun bezi, pişik kremi, yediği mama, gaz ilacı, emziği hep birbirinden farklı oluyor... deneme yanılma yöntemiyle bulman gerekiyor... başka çocuklarda işe yarayan sizinkinde yaramayabiliyor... ilk çocuk yöntemleri de ikinci de işe yaramıyor... herşeyi en baştan deneme yanılma ile buluyorsun…

her ne kadar ilk çocukta da rahat bir anne olsam da ikincide rahatlığımın dozu milyon kere arttı... anane, babanne, nene, teyze yöntemleri her zaman işe yarar, doğrudur... gerilmeye gerek yok...ilk bebekte herkese bu işin ne kadar zor olduğunu saatlerce anlatabilecekken şimdi “aman büyüyorlar işte, sağlıklı olsunlar yeter ki!” deyip geçiyorsun…

annene binlerce defa teşekkür etsen az kalıyor çünkü o olmasaydı ikinci çocuğa asla cesaret edemeyeceğini çok iyi biliyorsun.. iyi ki varsınız can anneler…

zamanında vermeye kıyamadığın, gözün gibi baktığın, kaybolmasın diye parçalarını düzenli biraraya getirdiğin oyuncaklar ikinci kuzunun da en sevdikleri oluyor... iyi ki atmamışım diyorsun, hem bi iki tanesini saklayıp geri kalanını başka çocuklara da vermek ayrı bir keyif…

gezmeyi tozmayı çok seven ben ikinci çocukta da hız kesmedim... “hadi gidelim” deyip yollara düşüyorum hem şehir içi gezmeler hem de şehir dışı gezmeler... evden çıkması zor olabiliyor, sen ne kadar küçüğü hazırlasan da büyük de artık başlı başına bir birey oluyor... “oyuncağımı da aldın mı anne, spider çantam yanımızda mı anne, formam nerde anne, anne anne, anneeeeeee?” kız çocuklu aileler için daha da zor bu süreç onlar bi de kıyafet beğenmiyormuş... biz şimdilik o seviyeye ulaşmadık…

ilk çocukla ara verdiğin arkadaş gezmelerine yeni yeni başlamışken, hayatınıza giren ikinci çocukla birlikte tekrar arkadaşlara ara veriyorsun... ama en fazla iki sene daha bu ayrılık sürecek biliyorsun... sonra kocaman bi aile olarak arkadaşlarınla ve onların kuzularıyla buluşacağını biliyorsun...bunca anlattıklarıma rağmen iki çocuklu anne olmak yaşadığım en güzel duygu... daha o kadar çok şey yazmak istiyorum ki “anayım ben anaaaaa” nidaları atarak... anne olmak zor, iki çocuklu anne olmak biraz daha zor... üç dört beş çocuklu anne olmak nasıldır hayal bile edemiyorum, ama geniş aile olmak çok çok güzel…

herkese tavsiye ediyorum…

yaşasın anne olmak…


İlk dişleri ne zaman çıktı ?

Alp Tuna'nın da Damla'nın da ilk dişleri 8 aylıkken çıktı…

ilk ne zaman yürüdü/yürüdüler ?

Alp Tuna 15 aylıkken yürüdü, Damla şimdi 11 aylık, yürüme aşamasında bugün yarın yürür.

ilk sosyal etkinliğiniz neydi?

Alp Tuna'yı ilk götürdüğümüz aktivite teyzesinin klasik müzik konseriydi... “dudu duduuuu nerdesin?” diye bağırınca salondan koşarak çıkmıştık… Damla'yı da konsere götürdüm ama başlamadan çıktık bu sefer…

İlk aldığın oyuncak/kitap neydi?

ikisine de ilk ne aldım hatırlayamadım ama alp tunaya aldığım ilk kitap “minik”... iki kardeşi anlatan çok güzel resimleri olan bir kitap... işbankası yayınlarının almak isterseniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder